26 yıl özel bürolarda ve kamu da çalıştıktan sonra, 2009 yılında Sonay İlbay Mimarlık'ı kurdu. Kamuda çalıştığı süreçte ağırlıklı olarak "Bankacılık Mimarisi" alanında tasarım yapan Sonay İlbay, kendi bürosunu açtıktan sonra farklı proje konularında tasarım yaptı. Ahmet Hamdi Akseki Cami'sinin iç dekorasyon projesi ile başlayan Cami dekorasyonları ile ilgili bir çok projeye imza atan Sonay İlbay Mimarlık'ın son dönem projesi ise Almanya'nın Aachen şehrinde yer alıyor. "Cami dekorasyonunda alışılagelmişin devamı tercih edilirken; kalıplardan çıkılması cesaret ve vizyon gerektiriyor" diyen Sonay İlbay ile cami dekorasyonu üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Sonay İlbay Mimarlık ne zaman kuruldu ve kendinizden ve ekibinizden biraz bahsedebilir misiniz?
1983 yılında Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldum. Hacettepe Üniversitesi İç Mimari ve Çevre Tasarımı bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. 26 yıl özel bürolarda ve kamu da çalıştıktan sonra, 2009 yılında Sonay İlbay Mimarlık Bürosunu kurdum. Kamuda çalıştığım süreçte ağırlıklı olarak "Bankacılık Mimarisi" alanında tasarımlarımı yaptım. Kendi büromu açtıktan sonra farklı proje konularında tasarım yapma imkanım oldu. Proje çeşitliliği ile tasarımlarımı oluştururken; kendi alanlarında uzmanlaşmış mühendisler, sanatçılar ve danışmanlardan oluşan çalışma ekibim oluştu. Proje konularına göre: Hat, çini, ahşap, vitray sanatçıları, akustik ve aydınlatma hesaplarının yapılması için mühendisler ile kendi alanında uzman danışmanlar, ekibin önemli bir bölümüdür.
Bir çok farklı projede yer alıyorsunuz ama ağırlıklı cami mimarisi alanında adınızı sıkça duyuyoruz, bunun özel bir sebebi var mı?
Cami Mimarisi ile adımın duyulması; Ahmet Hamdi Akseki Cami'sinin iç dekorasyon projesi ile başladı. Bu bir yarışma ve ödülle gelen projeydi. Projenin beğenilmesiyle ard arda gelen talepler, daha çok cami dekorasyon projesi çizmemi sağladı.
Son dönem cami projenizin Almanya'da olduğunu biliyoruz. Bu projenizin detaylarından bahsedebilir misiniz?
Almanya'nın Aachen şehrinde yer alan Cami, yaklaşık 1000 kişi kapasiteli olarak hayata geçiriliyor. Cami, eğitim, kültür, kütüphane, toplantı salonu ve sosyal aktiviteleri de içinde barındıran bir Kültür Merkezi içinde yer alıyor. Yaklaşık 14 metre genişliğindeki kubbesiyle Avrupa'nın en büyük "Cam Kubbeli Camisi" olarak bilinen yapı, 3 bin 200 metrekarelik bir arsa üzerinde konumlandırılıyor. Dekorasyon projesi çalışmamızda, mevcut yapının modern tarzıyla uyumlu olacak şekilde konsept çalışması yapıldı. Sadelik, renk ve doku seçimlerini ön planda tuttuğumuz tasarımımızda; Türk-İslam sanatında kullanılan sembolleri, günümüz malzemeleriyle detaylandırdık.
Türkiye'de yapılan son dönemlerdeki cami dekorasyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz, yeni projelerde kalıplardan çıkılabiliyor mu?
Sayıları çok fazla olmamakla birlikte, yeni Cami projelerinde kalıplardan çıkıldığını görüyorum. Bunda mimarın olduğu kadar işveren yönetimlerin de önemli rolü olduğunu düşünüyorum. Proje çalışmalarında işverenin istekleri tasarımı önemli ölçüde etkiliyor. Bu noktada mimarın tasarımlarından taviz vermesi ve işverenin mimara güvenmesi arasındaki çizgi çok önemlidir. Daha önce beğenilen, onay gören tasarımların taklidi veya benzeri, projenin beğenilmesi için kolay bir adımdır. Farklı tasarım çalışmaları, beğeni noktasında her zaman risk taşır. Bu sebeple Cami dekorasyonunda da alışılagelmişin devamı tercih edilirken; kalıplardan çıkılması cesaret ve vizyon gerektiriyor. Cami dekorasyon çalışmalarında, yönetimlerin mali gücü de ayrı önem taşıyor. Çoğunlukla Camilerin vakıflar tarafından yapılması ve bağışlarla toplanan paraların kısıtlı olması tasarım adımlarında önemli rol oynuyor. Mali imkanların kısıtlı olması, özel tasarımlar yerine, hazır satılan Mihrap, Minber, Kürsü'lerin tercih edilmesine, böylece aynı tarzda Cami dekorasyonlarına sebep oluyor. Özetle; Türkiye'de son dönemlerdeki Cami dekorasyonlarında özgün tasarımlara rastlamakla birlikte, mali yetersizlikler veya alışılagelmişin dışına çıkamama sebepleriyle sıradan yapılanmayı da görüyoruz.
Cami dekorasyonu gerçekten zor bir alan, sadece bir mekanın dekorasyonunu yapmaktan daha fazla bilgi, araştırma ve sorumluluk gerektiriyor. Bu konularda karşılaştığınız zorluklar nelerdir?
Cami Dekorasyon Projesinde her şeyden önce, mekanın dini gereklilikleri ve ibadet için huzurlu bir ortam yaratılmasına dair taşınan sorumluluk var. Bunun yanı sıra projeyi, hem bilimsel, hem de sanatsal yönleriyle ele almak gerekiyor. Akustik, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma gibi teknik konularda ve hat, vitray, çini, ahşap ve tezyinatla ilgili birçok sanatsal çalışma hakkında bilgi birikimine ihtiyaç var. Tabii ki tüm bu gerekliliklere dair bilgilere hemen sahip olmak mümkün değil. Bu birikime sahip olmak için; sanat tarihi danışmanları başta olmak üzere, sanatçılarla yapılan görüşmeler, yeni teknik gelişmeleri ve malzemeleri araştırma ve çok sayıda kitap, dergi okumak gerekiyor. Mimar olarak tüm bu konularda yeterliliğinizin olması lazım. Çok sayıda Cami dekorasyon projesi çizerek bu zorlukları atlattığımızı düşünüyorum.
Yurt içinde mi, yurt dışında mı cami dekorasyonu yapmak daha zor?
Cami'nin yurt içinde veya yurt dışında olması, yönetmelikler açısından farklılıklar gösteriyor. Yurt dışında yangın yönetmeliğinden aydınlatma yönetmeliğine kadar birçok konuda tasarım adımlarına düzenlemeler getiriliyor. İç mekanda kullanılan tüm malzemeler için belirli normlara uymak gerekiyor. Türkiye'deki yönetmeliklere oranla, yurt dışında daha fazla kural ve sıkı denetimler var. Bu durum yurt dışındaki ülkeler arasında da farklılıklar gösteriyor ve bu başlarda karşılaştığım en önemli zorluklardandı. Yurt dışında yapılan dekorasyon çalışmalarında Cami yönetimleri, projenin yanı sıra, uygulama aşaması için de mimardan destek bekliyorlar. Yapım aşamasında kullanılacak malzemelerin, ürünlerin Türkiye'den sağlanması daha ekonomik oluyor. Dekorasyon projesinin oluşumunda, hat, vitray, çini, kündekari gibi sanatsal çalışmalar gerekiyor ve bunlar da ancak Türk sanatçıların yapabileceği işler oluyor. Aydınlatma, havalandırma, ısıtma gibi teknik alanlardaki hizmetler yurt dışından alınabilirken; sanatsal alanda bizim sanatçılarımızın çalışmaları gerekiyor. Yurt dışında Cami dekorasyonu yapmak, mimar kadar, cami yönetimleri için de daha zor diyebilirim. Mimar olarak, projenin yanı sıra uygulama kolaylıklarını da dikkate almak gerekiyor. Birçok imalatın Türkiye'de yapılması isteniyor. Burada da karşılaşılan zorluk montaj aşamasında karşımıza çıkıyor. Türk işçilerin montaj için yurt dışına gitmesi, ulaşım ve konaklama bedelleri maliyeti yükseltiyor. Bunun yanı sıra Avrupa ülkelerinde işçi çalıştırma ile ilgili sıkı denetimler ve kurallar var. Çoğu kez imalatın Türkiye'den sağlanması, uygulamanın ise yurt dışındaki işçilerle yapılması tercih ediliyor. Burada mimarın yapması gereken; montajı kolay malzeme ve tasarım kararlarıyla projeyi oluşturmak oluyor.
Ve çok merak ettiğim soru, bir cami projesi geldiğinde nasıl bir süreç izliyorsunuz, hazırlık aşaması, araştırmalar vs. gibi konular nasıl ilerliyor ve proje ne kadarlık bir süreçte ortaya çıkıyor?
Cami dekorasyon projesi çalışmasına başlarken, öncelikle mevcut yapıyı projeleriyle inceliyoruz. Cami yönetimiyle yapılan görüşmelerle, ihtiyaç programını oluşturuyoruz. Daha önce yaptığımız çalışmalarla ilgili sunum yaptıktan sonra, tasarım ve uygulama sürecinde yapılması, düşünülmesi gereken konuları, işin mali yönünü ve uygulama aşamasında karşılaşılabilecek güçlüklerle ilgili bilgileri paylaşıyoruz. Genellikle yönetimlerin ilk Cami yapımı olduğundan, bizim bilgi birikimimizi ve uygulama tecrübelerimizi paylaşmamız gerekiyor. Türk-İslam tarihinden, mimari gerekliliklere kadar bilinmesi gerekenleri anlatmaya çalışıyoruz. Projemiz bu bilgi birikimiyle anlam kazanıyor. Proje hazırlık aşamasında; yönetime çeşitli tasarım alternatifleri sunuyoruz. Beğeni gören alternatifi 3D görsellerle destekleyerek detaylandırıyoruz. Bu aşamada çalışma; yönetimin mali gücü, projenin uygulanabilirliği gerçeği de dikkate alınarak ilerliyor. Yaklaşık maliyet hesabı çıkararak projenin uygulanabilir maliyette olup olmadığını kontrol ediyoruz. Bütçeyi aşan durumlarda, malzeme değişikliklerine giderek, farklı firmalardan uygulama teklifleri alarak yönetimlere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Proje çalışmaları yaklaşık 3 aylık süreçte tamamlanmakla birlikte, uygulama aşamasında bu süreç hedeflenen tarihe göre daha da uzayabiliyor. Uygulamada sürecin uzaması mali yetersizliklerin yanı sıra, yönetimlerin karar alma süreçlerinin uzunluğundan da kaynaklanabiliyor. Dekorasyon-Uygulama aşamasının 4 ay içinde tamamlanması genel olarak öngörülebiliyor.
Boytorun Mimarlık tarafından Arnavutköy’de tasarlanan Durusu Milltown projesi bölgenin konut, ticaret ve kamusal alan ihtiyaçlarını karşılama hedefiyle hayata geçiriliyor. Kişi başına düşen sosyal ala...
Devamını Gör...
Özer Ürger Mimarlık tarafından tasarlanan Güngören Gösteri Merkezi (GGM) ve Kent Parkı projesi, yapı ile çevresi arasında kurulan güçlü bağlar sayesinde İstanbul’un en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri...
Devamını Gör...
Ulusal ve uluslararası ölçekte atlı spor kulüplerine imza atan Equine Design Studio, Şile’de uluslararası yarış standartlarına uygun niteliklerde özel bir binicilik merkezi tasarladı
Devamını Gör...